Fark ettim ki, bütün kozmetik sektörünün satış
prensibi sizi aşağılamaya dayanıyor. Böylelikle ne kadar yüzüne dahi bakılmaz
bir tip olduğunuzu düşünüp, bir şekilde kendinizi düzeltmek için kozmetik
ürünlerini almanızı sağlamak amaç.
Öyle ki, ne zaman böyle bir mağazaya girsem, satış elemanları yanıma yaklaşır ve:
Öyle ki, ne zaman böyle bir mağazaya girsem, satış elemanları yanıma yaklaşır ve:
-Gözaltı torbalarınız için ne kullanıyorsunuz?
-Gözaltı torbalarım mı?!
-Bakın şu kremi size tavsiye ederim, hem
gözlerinizin etrafındaki kırışıkları gerginleştirecek, hem de gözaltı
torbalarınızın belirgin biçimde toparlanmasını sağlayacak.
-?!
-Peki ya, göz çevrelerindeki morluklar?
-Ne-e..
Veya da şampuan almaya gittiğinizde,
-Evet bu saç kremi, bu da şampuan.
-Teşekkürler.
Aldınız şişeleri tam dönüp gideceksiniz, satış
elemanı,
-Peki ya banyodan sonra saçınıza ne
uyguluyorsunuz?
Ben başıma gelecekleri bildiğim için,
-Krem sürüyorum, deyip sıyrılmak istesem de
olmuyor,
-Hangi krem, adı ne?
Allah allah, arkadaş sana ne!
-İşte falan marka!
-Bakın şu kremi kesinlikle tavsiye ederim,
özellikle sizinki gibi mat, kuru ve zor şekillenen (ki şekilsiz demek bu herhalde)
saçlara uygulandığında, saçı yumuşatıyor, parlaklık kazandırıyor. Kolajen saçı
besleyip, güçlendiriyor!
Haydi hop, bunca zaman bana parlak gelen
saçlarım matmış meğer!
Ne çirkinmişim ben yahu diye mi üzüleyim, yoksa
bunlar ne patavatsız diye mi sinirleneyim, insan şaşırıyor. Düşünsenize, kim
tanımadığı rastgele birine bu derece sayıp döker ki!
Belki de bir yerde güzel bir meslek, hiçbir şeyi
içlerinde tutmuyorlar. Birine kırışıksınız, dudaklarınız çok ince, gözleriniz
küçük, saçlarınız şekilsiz, bildiğiniz çirkinsiniz yani, diyebilen kaç kişi var
etrafta?! En sonuna şu krem tam size göre diye ekledikten sonra, ne kadar kusur
varsa tek tek söyleyebilirsiniz artık!
No comments:
Post a Comment