Wednesday, November 27, 2013

Mexico City'den Çorum'a...



Dün gece rüyamda çok garip bir şey gördüm…

Rüya benim gözümden başlıyor, böyle ara bir sokaktayım, nedense üstümdeki kıyafetler bir garip derken, aynaya bir bakıyorum. Bayağı erkek olmuşum. O an yaşadığım dehşet çok fena, suratım ellerim, saçlarım, hatta bıyığım var… Erkek olmuşum!! Nasıl olabilir diye düşünürken, o ilk dehşet anı geçtikten sonra, bayağı yakışıklı bir erkek olduğumu düşünüyorum ve diyorum offf kendim ben olmasaydım, erkek halim benden ayrı biri olsaydı, ben de ben olsaydım kesin aşık olurdum. Belki erkek halim, kız halimden daha çok prim yapardı…

En azından öküz olmazdım bence… Şöyle bir nasıl erkek olurdum diye düşündüm de, bence iyi olurdum ama yine de erkek olmak istemezdim. Çünkü kız olmak çok daha eğlenceli ve kızlar çok daha şeytan. Mesela hiçbir erkek bir kızı elde edeyim diye komplolar kurup, taktikler geliştirip, işte mesajına şu kadar zaman sonra cevap vereyim şöyle yapayım böyle yapayım diye düşünmüyordur. Böyle oyunlara maruz kalmak ve hiçbir zaman anlamamak istemezdim doğrusu…

Ya da belki de bu küçüklüğümden kalma bir durum. Babaannemin Yalan Rüzgarı izlediği zamanlardan, çünkü sürekli bir komplo havası, bir tuzak kurma, tuzağa düşürme durumu vardı o dizilerde… Bir av ve avcı ilişkisi… Benim izlediğim çizgi filmlerden çok farklıydı. Pek de anlamazdım tabii ama, balıklarımın ismini Alex ve Victor  koyacak kadar anlamışım en azından. Şimdi hala yayınlanıyor mu bilmiyorum ama, televizyonum olmadığından pek izleyemiyorum akşamüstü kuşağını, ben şöyle bir ilkokul orta okul seviyesine gelinceye kadar akşamüzeri pembe diziler olurdu. Hatta sabah da olurdu. Şöyle bir şey hatırlıyorum, öğlen okula gittiğim zamanlarda yani öğlenci olduğum zamanlarda, Maria Mercedes diye bir dizi izliyordum, Arı Maya’dan sonra başlıyordu. Önce Arı Maya’yı sonra Maria Mercedes’i izliyordum, bendeki duygu karmaşasını düşünün artık!

Birinde neşeli neşeli bal toplayan arılar, bir 20 dk sonra;

-Seni seviyorum Juan Carlos! Bana inanmalısın!

-Sana inanmıyorum Maria Mercedes! Senden nefret ediyorum!

-Benim suçum yok Juan Carlos, Carmen yalan söylüyor, Sebastian’la sadece arkadaşız!

Ertesi gün Arı Maya’yı şu kafayla izliyorum:

-Bence Philip kesin Maya’yı seviyor!
Philip de arı tabii bu arada, birlikte maceradan maceraya koşuyorlar.

Neyse bence yine şanlıymışım, şunları da izliyor olabilirdim:

Türkü nağmeleri ile göbek atan insanlar, sonra:

-Ayyy Zehra Teyzeee, ne göbek attın yaş kaç?

-Altmış yedi.

-Maşallah, nerden geliyorsun?

-Çorum.

-Anlat bakalım kendinden bahset?

-Çorumluyum, ev kendimin, üçüncü kocam 6 ay önce sizlere ömür, üç oğlan, iki kız var, hepsi evli, 5 torunum var.

-Allah bağışlasın. Neden evlenmek istiyorsun?

-Hayat eşi arıyom kendime, gezmek, eğlenmek istiyom.

-O zaman hemen talibin Mahmut Amca geliyorrrr…

Mahmut Amca da bir süre göbek attıktan sonra Zehra Teyze’yle birbirlerini tanımaya çalışırlar, sunucunun da yardımı ile,

-Hoş geldin Mahmut Amca, yaş kaç?

-Altmış beş.

-Ohh, maşallah, niye Zehra Teyze’ye talip oldunuz?

-Televizyonda gördüm, çok beğendim kendisini.

-Zehra Teyze sorun var mı Mahmut Amca’ya?

-Evet, evi kendinin mi onu sormak isterim öncelikle.

Daha  sonra, emekliliği, sigortası, mal varlığı, çocuklarının ayak bağı olup olmayacağı, maaşı didik didik sorulup, maddi olarak tatmin olunursa,

-Hee, ben de beğendim kendisini, denmek sureti ile göbek atma faslına başanır tekrar ya da

Madden tatmin olunmayınca,

-Bana uygun değil, …. Hanım, denmek sureti ile bir daha göbek atılmasına şahit olup, aşkı bu şekilde değerlendirebilirdim.

Aslında, şimdi düşününce, Maria Mercedes’in mantığı da pek farklı değildi, karakterlerin daha çekici olmasının yanında, Juan Carlos bilmem ne şirketinin sahibi olmasa, malikanede yaşamasa, son model bir araba kullanarak tenis oynamaya gidiyor olmasa falan belki Maria Mercedes’in pek de bir şey ifade etmeyecekti. Yani Zehra Teyze bir Maria Mercedes olmadığı için istekleri daha makul, ev kira olmasın, emeklisi olsun falan gibi, bir de belki daha bir dürüst.

Evet, belki de bu akşamüstü kuşağıyla yetişmiş nesil şöyle olacak;

-Can naber? Senden hoşlanıyor gibiyim ama emin olamadım, aylık gelirin ne kadar?

-5000 TL

-Gayri menkul durumları nasıl? Ev, arsa? Araban var mı? 

Sonra belki hep beraber göbek atarlar. Bilemiyorum. Bu evlilik işlerini 60 yaşındakilerin süzülmüş hayat tecrübeleri ile yorumlayışlarını gören bir nesil olarak muhtemelen bizden çok daha başarı olurlar.


No comments: