Friday, April 11, 2014

Bilgiç Bilgiç Konuş!

"Bilgiç bilgiç konuşma", "ukalalık yapma", "çok bilmiş", "bilmiş bilmiş konuşuyor", kültürümüzde ne kadar çok bilgili insanı aşağılamak üzere oluşturulmuş kalıp var değil mi?! Halbuki, bilmek tek başına değerli değildir. Bu bilgiyi paylaşmaktır önemli olan. Sadece bizim bilmemiz dünyayı değiştirmez, herkesin bilmesi bir farklılık yaratır. Paylaşılmayan bilginin bir değeri var mıdır?! 

Bugün metroda bir kadınla karşılaştım. 60 yaşlarında olduğunu tahmin ediyorum. O kadar tatlıydı ki, ama herkesin tatlı bulacağı kadınlardan biri değildi. Önce birlikte girdiğimiz metroda o oturdu, bense ayakta olarak yolculuğa başladık. Derken, ilk duraktan sonra yanı boşaldı ve bana işaret etti oturmam için. Ben de etrafıma bakındım, açıkçası biraz da çekindim yanına oturmaya, o kadar sempatik gelmemişti ilk başta.

-Başka yaşlı yok kızım, oturabilirsin.

-Eh, tabii oturayım, çok teşekkür ederim, dedim etrafıma bakınarak.
Ben oraya geçerken, boşalan yere atılmak üzere birçok adam da harekete geçmişti ve kadın onlara şöyle bir tiksinmeyle bakarak,

-Ay, erkekler oturmasın, boşver sen bayansın sen otur dedi.

Bu noktada hemen gözüme girdi tabii. Çünkü gerçekten, lök gibi metroda oturan ve bayanlara yer vermeyen erkeklere o kadar sinir oluyorum ki!

Burada bir parantez açmak istiyorum. Bir kere, sevgili “eöö hani eşittik, niye sizö yeör vörcökmüşüzz, biz ayaktaysak siöez de aeyaoktö duröon” diyen ve düşünen insancıklar, kadın erkek eşitliği başka, centilmenlik başka sosyal durumlardır, bu biiiir. Mesela, bir kadın seninle aynı mesaiyi yapıyor mu, aynı işi yapıyor, aynı statüdesiniz, o zaman o senden niye daha az maaş alsın? Ya da miras hakkı niye erkeklerde olsun, ya da erkeklere daha çok verilsin? Ya da eğitim hakkı niye sadece erkeklerde olsun? Gibi bu durumları çoğaltabiliriz. Kadın erkek eşitliği diye savunulan durum budur, sosyal ve ekonomik hak ve özgürlüklerden eşit derece de yararlanmaktır orada savunulan. Bunu bir anla da önce. Yoksa senin hanzoluk tercihlerin değildir yani. Kadın erkek eşitliği bir erkeğin bir kadına dilediğince hanzoluk yapıp, sonra da bunu kendi küçük beyniyle “kadın-erkek eşitliği” diye tanımlaması, içimdeki insana değer verme duygusunu yerle bir ediyor! Vermiyorum  kardeşim sana değer ya, bildiğin çöpsün, hem de geri dönüşsüzünden!

Neyse, konumuza dönelim,

-Ben de çok feminist oldum bu aralar, dedi kadın bana.

-Çok haklısınız, hiç yer vermiyorlar, öyle oturuyorlar.

-Siz İTÜ’ye mi gidiyorsunuz? (İTÜ durağını kastediyor)

-Yok, 4.Levent, deyince ben kadının bir yüzü düştü.

-Size yakıştırmıştım, dedi.

-Ben de doğru yakıştırmışsınız, İTÜ’den geliyorum zaten, İTÜ mezunuyum ben de, 

-Mimarlık Fakültesi Taşkışla’da, Taksim’de, Maslak’ta değil, deyince gözleri parladı tekrar.

Neyse efendim, biz sohbet etmeye başladık, öyle sıradan, çocuğum var torunum var değil. Ekonomiden, eğitimden, Türkçe konuşmaktan gibi konulardan sohbet ettik. Bendeniz, sonuçta 80 sonrası kuşağının bir eğitmesi olduğum için, çok cahilim ona göre tabii.

-Benim, kocam da İTÜ İnşaat’tan mezun, o zaman 5 seneydi ama yüksek lisans yapmıyorlardı, diye anlatırken, ben atlayıp:

-Evet, evet, Yüksek İnşaat Mühendisi olarak mezun oluyorlardı değil mi? deyince, çat diye yapıştırdı:

-İnşaat Yüksek Mühendisi kızım o, sıralama öyledir.

-Doğru, Yüksek İnşaat diye bir şey yok sonuçta, dedim utanarak…

-Şimdi ben de takip edemiyorum, konular birbirinden çok ayrıştı, bir çok uzmanlık alanı çıktı, diye eğitimdeki son durumu konuşuyoruz.

Ben de dedim ki:
-Evet, alanlar çok spesifik, hımm, çok özelleşti.

-Yok yok, spesifiki kullanabilirsin orada.

-Biliyorum ama ben Türkçe konuşmaya özen gösteriyorum, İngilizce kelimeler kullanmak istemiyorum.

-Yalnız, spesifik, Fransızcadır.

Varaan 2 !


Hani insanlar şimdi fazla alıngan, herkesin bilgisi az, egosu büyük. Böyle durumlarda belki bir çok kişi, yok aşağılandım, yok şöyle yok böyle diye düşünebilir. Aksine benim hoşuma gitti, bilgisizsem, yanlış biliyorsam, çarpın yüzüme arkadaşım. Bakın iki şey öğrendim kadından 5 dakikalık yolculuk boyunca… Keşke bilen herkes bilgiç bilgiç konuşsa ama değil mi?

Sunday, April 06, 2014

Sanal İlişkiler

Bu aralar, böyle bir şeye taktım. Sanırım bu biraz umutsuzluk. 26 yaşındayım ve bu zamana kadar her türlü chat, internetten tanışma olayına falan hiç sıcak bakmayan biriyim. Aslında evet haklıymışım da, yine insan deneyeyim diyor…

Çünkü bir süre sonra hep aynı ortamda, aynı insanlarla birlikte kalmaktan sıkılıyorsunuz. Farklı insanlar tanımak istiyorsunuz. 24-25 yaşından sonra insanın çevresi pek değişmiyor, hatta daha kapalı bir hale geliyor. Nasıl mı, herkes bir şekilde işe başlıyor, zamanı azalıyor, o azalan zamanını arkadaşlarıyla değil sevgilisiyle geçirmeye, ailesiyle geçirmeye başlıyor. Yani herkes kendi hayatını inşa etmeye başladıkça, daha inşa edememiş ya da etmek istemeyen siz yalnızlaşıyorsunuz. Farklı birileriyle tanışayım, konuşayım istiyorsunuz.

İşte bu nedenle, yapabileceğiniz iki şey var; ya yeni bir ortama gireceksiniz ki bu zaman gerektiriyor, ya da boş vakitlerinizde internette takılacaksınız.
Ben de, beni tanıyanlar bu duruma çok şaşırabilir, böyle bir şey yaptım. İlk önce bir arkadaşımdan duyduğum bir internet sitesine üye oldum. Aslında kötü de bir site değildi, fakat o kadar çok kişi mesaj atıyor ki… Yani aralarında beğeneceğiniz biri varsa bile de beğenmiyorsunuz, zaten ikinci günü hemen kapattım hesabımı. O biraz zaten buluşma tanışma sitesi gibiydi ve bu durumda aslında hoş değildi. Yani insanların kafasındaki şey sizinkiyle aynı olmuyor. Farklı birileriyle görüşeyim, muhabbet edeyim değil.

İkincisi bir arkadaşımın uzun süredir kullandığı bir uygulama. İki aydır bana pazarlıyordu. Sonunda Çarşamba günü buluştuğumuzda dedim ki, hadi yükleyeyim, neymiş bir bakayım. Telefonuna yüklüyorsun, çevrendeki o uygulamanın yüklü olduğu insanları gösteriyor. Eğer ikiniz de birbirinizi beğenirseniz, eşleşiyorsunuz ve konuşmaya başlayabiliyorsunuz.

Yani bir yerde beğendiğiniz biriyle gidip tanışıp sohbet etme olasılığı oldukça düşüktür, sokakta yürürken falan aa hoşmuş dediğiniz insanlarla tanışabiliyorsunuz, öyle bir uygulama. Yani vakit geçirmek için güzel, muhabbet edebileceğiniz insanlar çıkıyor. Hoş sadece 3 gündür kullanıyorum ama genel olarak eğlencelik bir şey.
Ruh eşinizle tanışabilir misiniz? Ruh eşinizle konuşsanız bile, öyle bir uygulamanın içinde onu fark edeceğinizden şüpheliyim. Çünkü o kadar çok insan var ki, bir insanın normalde sahip olabileceği çevrenin 30 katı falan bu yüzden, ruh eşinizi beğenmeden geçmiş bile olabiliyorsunuz.

Bu durumda deneyimlerime dayanarak söylüyorum ki, en iyisi eski usul tanışıp, kaynaşmak. Sevgili arkadaşlar, size sizin çevrenizden fayda olacak yine de, bu işlere zamanınız varsa bulaşın ama zamanınız yoksa hiç değmez. Ha ama ben illa bir bakacağım diyorsanız, kesinlikle telefon uygulamasını seçin, zira gerçekten çok iyi birileriyle de konuşabiliyorsunuz.


Bakalım, seneye hangi ülkede, hatta hangi kıtada olacağım, bilemiyorum. Ama yeni ortam arayışlarımı oralara bırakarak bu deneylerimi sonuçlandırıyorum.