Tuesday, December 16, 2014

"Mesajlaşamadığımız" için mi "Mailleşiyorduk"?

Bu hayatı biz mi seçmiştik, yoksa bu hayat mı bizi seçmişti?

Bunu bilmiyorduk... Sanat, politika, mimarlık, felsefe derken, yüksek lisans, doktora planları arasında, hep bir şeyin eksikliğini hissettik. Aslında, düşünülenin aksine, kariyer için birilerini bırakmamıştık... O zaman durum tam tersi miydi? Birileri olmadığı için mi kariyer yapıyorduk! "Mesajlaşamadığımız" için mi "mailleşiyorduk"?

Her özgeçmişi iyi olanın aşk hayatı kötü değildi elbette, ama onlar da ayrı bir konuydu. Hayat bazılarına fazla gülüyor, onlara yeri gelince daha arabesk ve isyankar bir perspektiften bakarız.

Şimdi gelelim konumuza, efendim bu kızlar niye yalnız?? Oysa ki, güzeller, akıllılar, eğlenceliler, yetenekliler, nedir yani? Bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz sanırım. Çünkü mantıklı bir açıklaması, denklemi yok. Olsaydı, ne harika olurdu, onu da çalışır yapardık. Şimdi bir bilinmezin içinde sürükleniyoruz.

Hiç düşünmeyeyim desen olmuyor, düşünüyorsun. Peyniri düşünmeyeyim mesela, o kolay! Her an peynir konuşulmuyor, peynir görmüyorum ki. Ama şöyle olsaydı, her arkadaş ortamında, aa bugün bir peynir yedim, şlop şlop ( ağız şapırdatma sesi), off çok nefisti, nasıl ağızda dağıldı, tadı tuzu nasıl da yerindeydi, o kadar da taze ve lezzetliydi ki muhabbetleri dönse, herkes her yerde peynir yese, ben de sorsam ki, nereden aldınız bu peyniri yahu gidip alayım ben de yiyeyim sizin gibi (ki peynir alınabilir), cevap da şöyle olsa, yok almadık ki, parayla satılmıyor bu, bi baktık, dolaptaymıııış, yedik biz de... O zaman o peyniri her gün nasıl düşünüyorsun gör bak. Aynı şey işte!

Sonra gidip çok ilgisiz birinden, arabesk müzik duyduğunda, yaa aslında dolmuşçular haklıymış, dinlenebiliyormuş bu müzik de, diyecek kadar çok hoşlanabiliyorsun. Ya da ne bileyim, artık takıntı mı oluyor, nedir... İşte ondan sonra, gelsin her yanındaki kızla kendini karşılaştırmalar, gitsin kıskançlık krizleri falan... Neden ki? Belki de insan, her zaman bir onaylanma peşinde koşuyor, ne bileyim bir çeşit bürokratik bir işlem gibi, bütün belgelerimin imzanlanması gerek sanki...

Yazımın girişi, gelişmesi tamam olduğuna göre, isyan bölümüne geçebilirim, buyurun dostlar:

Eğitim, iş, sosyal çevre, aile tamam da, tek bir yer eksik... Arkadaş, en uzun kuyruk da hep orada mı olur, yıllardır bekliyorum, sıram daha gelmedi! Memurlar emekli oldu, Bodrum'a taşındı, organik tarım yapmaya başladı, ben hala kuyruktayım... Bişey değil, habire de kaynak oluyor kuyruğa! Daha dün barbie bebekle oynuyordun kızım ne ara önüme geçtin sen yahu, demeye kalmadan, 10 kişi daha önüme geçiyor sanki...

İşte öyle bir şey...