Helyum, sadece kimya derslerinde adını duyduğumuz
o soygaz. Evet. Hidrojenin hep, Helyum seviyesine (orbit düzenine) ulaşmak için
debelenip durduğu, o soygaz. Bilirsiniz ki; soygazlar doğada tek başına,
element halde bulunurlar ve bileşik
yapmazlar. Aslında ne acı bir tanım. Yalnızlığın tanımı adeta… Doğada
tek başlarına bulunurlar… Biz de hep Helyum’u mağrur, ulaşılmak istenen, elit
bir grubun üyesi, tuzu kuru falan sanıyorken…
Bundan sonrasını Helyum’dan dinleyelim;
“Sevgili
Günlük,
Bugün
çok garip bir şey oldu. Anlatacağım. Günüm çok normal başlamıştı; iki atomum ve
iki nötronum hep birlikte atmosferde, titreşim hareketi yaparak dönüyoruz, bu
arada ben asil bir gaz olduğum için, NaCl’e şöyle bir selam verdim, iyidir
hoştur ama basit gazdır her yerde bulunur, çok samimi olmaya gelmez; CO’i
görmemezlikten geldim, aman bulaşmaya gelmez, pis bir gazdır, biliyorsun, H2O
ve CO2 yine birlikte takılıyorlardı, biraz sohbet ettik. O3 (Ozon)
yine çok dertliydi. İleri de bir takım iyonlar geziniyordu, oralı bile olmadım,
bırak elementi, bileşik bile değil bir takım kararsız tipler.
Derken,
onu gördüm! Yüzlerce protonu etrafında fır fır dönüyordu, ne kadar da hoş bir
element diye düşündüm. Hemen o tarafa doğru yöneldim, yönelmek istedim. Fakat
olmuyor! Gitmek istiyorum, gidemiyorum, kendi yolumda devam ediyorum. Hay Allah
!
-Pişşttt,
HCl-, buraya bak buraya, beni şu tarafa doğru iter misin, diyerek
yardım umdum, fakat HCl- kendi derdindeydi:
-Kusura
bakma dostum ben de H+ ‘e doğru gidiyoruuum.
Ne
zaman işe yardınız zaten peeehh!
Böylece
o farklı ben farklı bir yöne doğru birbirimizden uzaklaştık. Biliyor musun
günlük, ilk kez, bir iyonum, bişeyim olsun da, ona doğru gidip bileşik yapayım istedim
ama olmadı, çok yazık !”
Zavallı Helyum’umuz böylece ilk kez, iki protonu
ve iki nötronuyla baş başa bu atmosferde öylece kalacağını anlamış oldu. Buna
üzüldü. Daha sonra, günler, haftalar, aylar, yıllar geçtikçe daha neşeli
kendiyle barışık bir Helyum oldu, bileşik yapamıyordu ama çevresi genişti,
istediği her yere girip çıkıyor, ne proton kaybediyordu ne bir şey, mutluydu,
hayat ona güzeldi.
Derken bir gün, tekrar çok garip bir şey oldu.
“Sevgili
Günlük,
Bugün
yine, NO3 ile takılıyoruz, derken…
…
…Son
olarak unuttum, bugün çok salak bir şey oldu, aptal bir proton geldi, zıp zıp
yörüngeme girmeye çalışıyor;
-Helyuum
pabucu yarım çık dışarıya oynayalım. Helyuum, pabucu yarım çık dışarıya
oynayalım.
Ben de pek oralı olmadım yolumda devam ettim.
Fakat kurtulmak ne çare, sürekli peşimde, diyorum ki, güzel kardeşim bak ben
Helyum’um hala anlamadın mı? Ben bileşik yapmıyorum sana ihtiyacım yok. Ama o
kadar hiçbir şeyi yok ki, ne bir nötron ne bir elektron, bir şey de diyemiyorum
sefil protona, gelsin yörüngeme zıplasın dursun bakalım, bana bir şey olmaz,
etkilenmem ki zaten. Hem ben kendi yolumda dolaşırken, o da arkadaşlık eder
belki…”
Aradan iki ay geçti geçmedi, bizim Helyumcuk,
protona alıştı mı size. Ama bunda Helyum’un suçu var mı? O mutluydu, alışıktı soygaz
olarak tek başına takılmaya, zavallı sefil bir proton onu zorlaya zorlaya girdi
yörüngesine sonunda.
Sonra ne mi oldu,
“Sevgili
Günlük,
Proton
gitti, ilk önce çok üzüldüm. Kendimi suçladım. Protona hak verdim ama sonra
onun kaypak bir proton olduğunu, kararsız, istemsiz ne yaptığını bilmeden
hareket ettiğini anladım. Sonra napayım işte, üzülmedim. Kimya bu! İyon kalmak
da var, elektron yüklenmek de. Fakat ben yine sağlam çıkmışım, pek bir şeyim
yok, ama geçen gün Uranyum ile karşılaştım, o benim kadar ucuz atlatamamıştı,
çok üzüldüm haline bütün kimyası değişmiş yazık! Demek bu serseri, kararsız,
protonlardan çok var etrafta! Herkesin yörüngesine girip dengelerini
bozuyorlar. Ama bundan sonra bana ders oldu artık asla bu tırt protonlara yüz
vermeyeceğim, son orbit yörüngesine kadar yolları var!”
“Aynı
gün,
Sevgili
Günlük, en çok da şu Hidrojen’e gıcık oluyorum, zırt onla, pırt bunla, bir yalnız
göremedim yahu, hep bir +1 değerliği oluyor. Hiç tek kalmıyor. Hayır bir de alt
tarafı bir proton bir nötron, bir şey olsa içim yanmayacak, benim gibi olaya
çalışıp duruyor. Neyse ben yatıyorum şimdi, hadi iyi geceler.”
Helyumcuk böyle işte, siz onun öyle mağrur
göründüğüne bakmayın bir proton bile böyle derinden etkileyip üzüyor aslında.
Kim bilir belki uygun koşullar sağlanırsa, o da bir gün bir bileşik yapar…
Dip Not: Adı geçen bütün elementlerin , bileşiklerin vesaire gerçek kimya ile pek ilgisi olmayabilir.