Tuesday, July 30, 2013

Helyuum Pabucu Yarım…

Helyum, sadece kimya derslerinde adını duyduğumuz o soygaz. Evet. Hidrojenin hep, Helyum seviyesine (orbit düzenine) ulaşmak için debelenip durduğu, o soygaz. Bilirsiniz ki; soygazlar doğada tek başına, element halde bulunurlar ve bileşik  yapmazlar. Aslında ne acı bir tanım. Yalnızlığın tanımı adeta… Doğada tek başlarına bulunurlar… Biz de hep Helyum’u mağrur, ulaşılmak istenen, elit bir grubun üyesi, tuzu kuru falan sanıyorken…

Bundan sonrasını Helyum’dan dinleyelim;

“Sevgili Günlük,
Bugün çok garip bir şey oldu. Anlatacağım. Günüm çok normal başlamıştı; iki atomum ve iki nötronum hep birlikte atmosferde, titreşim hareketi yaparak dönüyoruz, bu arada ben asil bir gaz olduğum için, NaCl’e şöyle bir selam verdim, iyidir hoştur ama basit gazdır her yerde bulunur, çok samimi olmaya gelmez; CO’i görmemezlikten geldim, aman bulaşmaya gelmez, pis bir gazdır, biliyorsun, H2O ve CO2 yine birlikte takılıyorlardı, biraz sohbet ettik. O3 (Ozon) yine çok dertliydi. İleri de bir takım iyonlar geziniyordu, oralı bile olmadım, bırak elementi, bileşik bile değil bir takım kararsız tipler.
Derken, onu gördüm! Yüzlerce protonu etrafında fır fır dönüyordu, ne kadar da hoş bir element diye düşündüm. Hemen o tarafa doğru yöneldim, yönelmek istedim. Fakat olmuyor! Gitmek istiyorum, gidemiyorum, kendi yolumda devam ediyorum. Hay Allah !
-Pişşttt, HCl-, buraya bak buraya, beni şu tarafa doğru iter misin, diyerek yardım umdum, fakat HCl- kendi derdindeydi:
-Kusura bakma dostum ben de H+ ‘e doğru gidiyoruuum.
Ne zaman işe yardınız zaten peeehh!
Böylece o farklı ben farklı bir yöne doğru birbirimizden uzaklaştık. Biliyor musun günlük, ilk kez, bir iyonum, bişeyim olsun da, ona doğru gidip bileşik yapayım istedim ama olmadı, çok yazık !”

Zavallı Helyum’umuz böylece ilk kez, iki protonu ve iki nötronuyla baş başa bu atmosferde öylece kalacağını anlamış oldu. Buna üzüldü. Daha sonra, günler, haftalar, aylar, yıllar geçtikçe daha neşeli kendiyle barışık bir Helyum oldu, bileşik yapamıyordu ama çevresi genişti, istediği her yere girip çıkıyor, ne proton kaybediyordu ne bir şey, mutluydu, hayat ona güzeldi.

Derken bir gün, tekrar çok garip bir şey oldu.

Sevgili Günlük,
Bugün yine, NO3 ile takılıyoruz, derken…
…Son olarak unuttum, bugün çok salak bir şey oldu, aptal bir proton geldi, zıp zıp yörüngeme girmeye çalışıyor;
-Helyuum pabucu yarım çık dışarıya oynayalım. Helyuum, pabucu yarım çık dışarıya oynayalım.
 Ben de pek oralı olmadım yolumda devam ettim. Fakat kurtulmak ne çare, sürekli peşimde, diyorum ki, güzel kardeşim bak ben Helyum’um hala anlamadın mı? Ben bileşik yapmıyorum sana ihtiyacım yok. Ama o kadar hiçbir şeyi yok ki, ne bir nötron ne bir elektron, bir şey de diyemiyorum sefil protona, gelsin yörüngeme zıplasın dursun bakalım, bana bir şey olmaz, etkilenmem ki zaten. Hem ben kendi yolumda dolaşırken, o da arkadaşlık eder belki…”

Aradan iki ay geçti geçmedi, bizim Helyumcuk, protona alıştı mı size. Ama bunda Helyum’un suçu var mı? O mutluydu, alışıktı soygaz olarak tek başına takılmaya, zavallı sefil bir proton onu zorlaya zorlaya girdi yörüngesine sonunda.
Sonra ne mi oldu,

“Sevgili Günlük,
Proton gitti, ilk önce çok üzüldüm. Kendimi suçladım. Protona hak verdim ama sonra onun kaypak bir proton olduğunu, kararsız, istemsiz ne yaptığını bilmeden hareket ettiğini anladım. Sonra napayım işte, üzülmedim. Kimya bu! İyon kalmak da var, elektron yüklenmek de. Fakat ben yine sağlam çıkmışım, pek bir şeyim yok, ama geçen gün Uranyum ile karşılaştım, o benim kadar ucuz atlatamamıştı, çok üzüldüm haline bütün kimyası değişmiş yazık! Demek bu serseri, kararsız, protonlardan çok var etrafta! Herkesin yörüngesine girip dengelerini bozuyorlar. Ama bundan sonra bana ders oldu artık asla bu tırt protonlara yüz vermeyeceğim, son orbit yörüngesine kadar yolları var!”
“Aynı gün,
Sevgili Günlük, en çok da şu Hidrojen’e gıcık oluyorum, zırt onla, pırt bunla, bir yalnız göremedim yahu, hep bir +1 değerliği oluyor. Hiç tek kalmıyor. Hayır bir de alt tarafı bir proton bir nötron, bir şey olsa içim yanmayacak, benim gibi olaya çalışıp duruyor. Neyse ben yatıyorum şimdi, hadi iyi geceler.”

Helyumcuk böyle işte, siz onun öyle mağrur göründüğüne bakmayın bir proton bile böyle derinden etkileyip üzüyor aslında. Kim bilir belki uygun koşullar sağlanırsa, o da bir gün bir bileşik yapar…

Dip Not: Adı geçen bütün elementlerin , bileşiklerin vesaire gerçek kimya ile pek ilgisi olmayabilir. 

No comments: