Sunday, May 26, 2013

Tatil

Yazın geldiğini iyice hissettirdiği şu güzel havalarda, insanın aklından tek bir şey geçiyor. O da tatil ! Doğru bildim değil mi, çünkü benim de tek düşünebildiğim, şöyle bütün işleri bir kenara bırakıp, deniz kenarında, bir şemsiyenin gölgesinde, denizden yeni çıkmanın verdiği ürperti ile buz gibi kokteylimi yudumlamak… Şıkır şıkır dalgaların sesi geliyor, tek derdim akşam dışarı çıkarken ne giyeceğim! Keşke ama nerdee?

Üzülmeyin! Şimdi anlatırken kulağa hoş geliyor ama, hangi tatilimiz bu kadar dingin geçti ki! Biraz sonra o şıkır şıkır dalgaların sesine,
-Sarpeeerrcaaaann koooşmaaa, terliklerini giy dedim sana! diye ciyak ciyak bağıran zavallı, hayatından bezmiş bir annenin sesi karışacak emin olun. Sarpercan’ın çığlıklarını hiç söylemiyorum.

Nolacak canım, ben de müzik dinlerim, dalga sesi yerine diyorsunuz, hop plaj çantanızdan ipodunuzu bulup çıkardınız, en sevdiğiniz şarkıyı açtınız. Biraz sonra ılık ılık  esen rüzgarın altında mayıştınız, uyudu uyuyacaksınız. İyice gevşediniz derken…

Daaaaankk!

-Oouyhh, noluyoo!!.. diye acı içinde doğruldunuz, bir yandan da yıldızları sayıyorsunuz.
-Ayyy pardooon! Affedersiniiiz, diye kıkır kıkır gülen 16 yaşlarında bir kız biraz sonra kafanıza yediğiniz deniz topunu almaya gelir.

Off yaa! Kaç nöronum öldü şu an kim bilir diye içiniz bunaldı, lanet ettiniz plaja ve denize girmeye karar verdiniz. Neyse zaten iyice de sıcaklamıştınız. İskeleye doğru yöneldiniz, birazdan cup diye atlayacaksınız masmavi sulara, derken patır patır koşan her biri birbirinden tosun çocuklarla sarıldı etrafınız.
- Bakın bakın ben şimdi düşmanlara karşı süper lazer bomba atlayışımı yapıcam var ya ölicek hepsi!!! Aaaa aaahh!!!

Foşuuuuurrttt!!
Biraz sonra bütün tosunlar, süper lazer bomba atlayışını yapmıştı. Düşmanlar öldü mü bilinmez ama sizin artık serinlemek için denize girmenize gerek kalmamıştı!

Denizdesiniz, su ipek gibi ve sonunda kulaç atarken rahat olabileceğiniz, duba gibi hareketsiz duran ve Allah bilir 3 saattir denizin içinde ne konuşan teyzelerden, ayakları çırpıp olabildiğince su sıçratarak yapılan bir dalma stili olmadığından habersiz amcalardan olabildiğince uzaktasınız. 

Ohhh, dünya varmış, kendinizi kaptırdınız yüzüyorsunuz, derken o da ne ? Ne var öyle ilerde? Zıpkınlı bir salak! Ahh ne çektim bunlardan, her süper markete giden bir zıpkın alıp çıkıyor. Tam rahatım, yüzebilirim derken beni geren bu tiplere, sahildeki insanların toplamından daha çok gıcık oluyorum inanın. Hayır, ne avlayacaksın acaba o zıpkınla, plajdan 8 metre ilerde, kalkan mı, kılıç mı? Alt tarafı vurup vurabileceğin yolunu şaşırmış en fazla10 cmlik bir kaya balığı ! Zaten zıpkını vurduğun an parçalanacak, o da tabii, sen onu gördün nişan aldın, o pırt diye kaçmaz da vurabilirsen! Ama balığa bakayım derken etraftaki insanlara zıpkın saplayanlar çoktur. Yüzmenin de tadı kalmadı değil mi?


Evet, böylece gerçekte bu hayali kurulan plajın nasıl bir yer olduğunu hatırladık. Her sene yaşayıp yine unutuyoruz garip bir şekilde. Ama yine de güzel diyorsanız, ben de size bardağın boş tarafını görün diyorum, ve bu final döneminde kendime ve herkese başarılar diliyorum.. Hadi çalışın şimdi J

No comments: